Asude Bir Şafak

Asude Bir Şafak

Dursun Ali Erzincanlı

Альбом: En Sevgiliye - 2
Длительность: 6:22
Год: 2001
Скачать MP3

Текст песни

Hatıranın cihanı bir daha velveleye verişiyle seni düşünüyor
Daha binlercesine muntazır gözler olarak
Lütfunu diliyor ve dileniyoruz

Ey ak alınlı, açık yüzlü, serverler serveri
Bilsen, gündüzlerin bulandığı
Gecelerin karardığı şu günlerde
Âleme abıhayat getiren mücessem hikmet ağzının varına ne kadar muhtacız

Eğer canı dudağına gelmişlere bir nazar ediversen
Rengi solmuşlara, yolda kalmışlara hayat olacak bakışın
Semamızda hayta kuşları uçuracak

Ey adına güneşin kemerine mercan dizilen serfiraz
Devran kurulduğu günden beri senin bir bestecin
Ve şu dönüp duran küçük yuvarlak
Edeple sana ninni söyleyen
Ve her nağmesinde bin bülbül ahı gizli bir dayen

Mülk denen muamma senin dilin
Melekût o sadeften içre gönlündür
Dilini aç, yeniden inciler saçılsın
Kapındaki dilencilere mutluluk gelsin

Şu bizim gecenin kıvırcık saçlarını sen tara
Gönlümüzde asude bir şafak şeması yak
Ve krallara taç giydiren o elinle
İkiye ayırdığın Ay'ın hilal olmuş bir parçasını
Taç diye başımıza koy
Bu yoksullara sultanlık bağışla

Sen firuze kubbeler üzerinde elden ele gezen bir gülsün
Ama şanına seza hürmeti gösteremedik
Sen de bu asrın bilmemişlerine, görmemişlerine kırılma
Kurtuluş sabahı senin zülfünün teline takılmıştır
Gönlümüze doğ
Sultan olduğunu bir daha içimize duyuruver

Ey Medine varlığına bir peçe ravza
Sen bir yere, bir zamana mahsus olamazsın
Her yerde, her zaman
Herkesin gönlünde tek varlık incisi sensin

Artık varlığına gül
Güller açılıp âlem bir hoş olsun
Gamzende çiçekler açtıkça açsın
Ve saba rüzgârı uğradığı her yerde o kokuyu sürünsün, gezsin

Köyüne uğramadığımızı yüzümüze vurma
Eğer sıkılmasaydık
Kusurlarımızın ağırlığını omuzlarımızda duymasaydık
Ve şu kayıtlardan, bentlerden kurtulsaydık
Bir ahla huzurunu velveleye verip
Gelmişe yeni bir aşk erkânı öğretirdik
Senin köyünün bir avuç çakılı cihanlara bedeldir
Toprağını göze sürme yapma, bin sultanlıktan yeğdir

Bütün kusurlarımıza rağmen
Diktiğin işaretlerin dibinde
Tavafta, Arafat'ta, Müzdelife'de, Mina'da
Ve sonra günahlardan arınmışlara karışarak
Yeşil parmağıyla mübarek ruhuna işaret eden
Temiz kubbenin altında
El etek açanlarla hayalen huzuruna geliyor
Ve sıkıla sıkıla
İçimizde keşfedilmemiş dertleri yine sana açıyoruz

Sevmeyen gönüllerimizi, ehramlaşan benliğimizi
Cehennem gibi öfkemizi
Affetmeyi unuttuğumuzu
İçimize yabancı kalışımızı, şefkat cemaline arz ediyoruz

"Emrolunduğu şeylerin onda birini yaparsa kurtulur" diye
Ferman ettiğin bir yığın mücrim olarak
Vaadini kalkan yaparak
Büyük ümitlerle
Kavuşma yerine mahrem olmak için çırpınıyoruz

Ey şanı yüce Nebi
Atının yularını şu günahkâr ellere ver
Senin seyisin ve nöbettarın olarak
Şu bâkir ülkenin bütün bağ ve bostanını sana gezdirelim
Nefesin abıhayat olsun bu çöle
Gökten yıldızları indirip atının ayaklarının altına serelim
Yok, eğer istersen saç ve sakalımızla geçtiğin yerleri süpürüp
Varlığımızı yoluna kaldırım taşları gibi dökelim
Yeter ki nefeslere hayat veren nefesini
Omuzlarımızda duyalım